30 Eylül 2010 Perşembe

Hiçbir Şeyi Küçük Görme!

“Ariflerden biri, çamurlu kaygan bir yolda, eteklerini toplayarak, dikkatli adımlarla yürüyordu. Fakat bütün çabasına rağmen düştü. Her tarafı çamur olduğu için, artık serbestçe yürümeye başladı. Bir taraftan ağlıyor ve ” İşte günaha düşmeden önce günahlardan sakınan adamın hali budur. Bir defa, iki defa… Günaha düştükten sonra, artık aldırış etmeden onun ortasında yürümeye başlar!” diyordu.

Büyük günahların yolu, küçük günahlardan geçer. Her büyük günahın öncesinde küçük günahlar vardır. Adam öldürmenin başlangıcı dedikodu, münakaşa ve düşmanlık olabildiği gibi, fuhşa ulaştıran yol da çoğu kez bir bakıştır.
Kötülüğü önlemek isteyenler!
Sevindiren ya da ağlatan manzarayı küçük şeyde arayın. Küçük şeyler küçük kalmaz, büyür. Yoldan hafife sapmak, sonunda yolu tamamen kaybettirir. Her şey küçük bir değişimle, aslından uzaklaşır.”

HZ. Ali. (r.a) güzel sözlerinden biri;
Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.”

Takvim yaprağı: 9 Şubat 2004 pazartesi.

&&&

-Allah insanları boş yere yaratmamıştır, her bir insanın yaşadığı hayat boyunca üstlendiği görevleri vardır. Bu görevler içerisinde insanlar; diğer insanlara ibret olacak vahim; veya keyif ve mutluluk verecek güzel olaylar da öncülük yaparlar.
Bizlerin hangi sahnede rol alacağımıza karar veren vicdanlarımız vardır. Tabi birde, bir çok tahlihsiz insanın iç geçirerek baktığı, doğuştan talihli insanlar vardır, hep gülen!
Bakıldığında içi görünmez insanların; ama kim bilir "gerçek" nedir veya neye hasret çekilir, gülen veya ağlayan gözlerin, doğru diye anlatılan, yalan sözlerin ardında!

Not: Güzel olan her sözü; ibret için saklarım, yeri gelir kulağıma küpe yaparım…
Mutlaka sizlerin de atmaya kıyamadığınız ve usulca kitaplarınızın arasına bıraktığınız, çok senelik; güzel takvim yapraklarınız vardır…


M.Talip Girgin.

2 yorum:

  1. Merhabalar,

    Ben de Zaman zaman Milliyet Blog'a üye olup yazılar yazdım ve zaman zaman da yazılarımı silerek hesabımı kapattım. Şu anda yine orada üyeyim ve yazı yazmaya devam ediyorum. Aynı zamanda Blogger'de de yazıyorum.

    Milliyet Blog'da Yurdagül Alkan'ın bir kitapla ilgili yayınevi ile düştüğü sıkıntıyı dile getiren bir bloğunu okuduktan sonra kitapla ilgili yazıları Google' de arattırırken sizin bloğunuza rastladım ve söz konusu kitapla ilgili yayınlanmayan yorumlardan birkaçını okuduktan sonra hayrete düştüm. Demek Milliyet Blog'da böyle şeyler de yaşanabiliyormuş demekten kendimi alıkoyamadım.

    Ben burada kim haklı, kim haksız konusuna bakmıyorum, bakamam da. Çünkü ben bu olayı ilk defa bugün öğrendim ve böyle şeyler yaşandığı için kendi hesabıma üzüldüm doğrusu.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Recep Bey. Yorumunuzu görür görmez cevaplıyorum. Hem burada hem Milliyet blog'ta yazdığınızı öğrendim ne güzel. Milliyet blog'ta olup bitenler sizi şaşırtmasın. Altıncı seneye girdim öğrendiklerim ile rahatlıkla kitap yapabilirim! Orada yayınlanmayan yorum ve yazılarımı burada yayınlayarak muhataplarına link veriyorum (!) yazdıklarım zaten olayları bütün çıplaklığı ile aydınlatıyor. Adları geçenlerin bazıları da burada yani blogspot'ta yazıyor ama suçlarını bildikleri için cevap yazamıyorlar.
    Benim misyonluğum; çirkin insanları temiz insanların arasından ayıklamak! İşkembeden değil, belgeyle bilgiyle... Kafasına vura vura :))Recep Bey, tekrar görüşmek üzere. Selam ve saygılar...

    YanıtlaSil