Yayınlanmayan Yorumlar!

"MB yazamadıkları" diye bir şey yok! MB gerek yönetimin gerek sizin tarafınızdan yayınlanmayan yazıların başka taraflarda yayınlanması var. Demek ki bu sorunun başka bir çözümü varmış! Siz istediğinizi yayınlayıp yayınlamamakta serbestseniz, bende istediğimi istediğim yerde yazmaya serbesttim. Önemli olan yazılanların doğruluğudur. Bu yorumum da bu yazının linkiyle birlikte söz konusu yerde yayınlanacaktır. Sebebi insanları aydınlatıcı yorumlarıma engel olduğunuz içindir. İşinize gelen yorumu yayınlamak gibi bir özelliğiniz var. Hatta daha da ileri giderek herkese mail atmışlığınız var! Ama insanlar sadece o kadarını biliyor, bilmediklerini blogspot’tan veya blogçu- dan veya başka yerlerden öğrenmelerine engel olamayacaksınız. Siz nerde yazdığımı değil neyi yanlış yazdığımı söyleyin? Benim kadar şeffaf olabilseydiniz, olayı kendi aramızda çözerdik MB geneline yayan sizsiniz ve halen ağlıyorsunuz. Yaşınıza bakın birde sığındığınız argümanlara! Kimseyi kendi probleminizin içine çekmeyin!

http://blog.milliyet.com.tr/Yorumlasmak___/Blog/?BlogNo=265793
"Herkesle şahsen yüzyüze görüşmeye açığım. ANCAK MB ortamında gerginlik yaratmak bir kişilik mantık meselesidir. Ne yaparsanız yapın HUKUK SINIRLARI içinde kalın, unutmayın ki hiçbirimiz MB nin ne sahibi nede yöneticisi değiliz, hiçbirimiz bir diğerini kendimize benzetemeyiz, hele hele 50 sinden sonra.... Yorumları mesajları yayınlayıp yayınlamamak sayfa sahibinin inisyatifindedir 08.06.2010 KK" ... İyi demişsiniz zamanında ama hem kervanınızı hem işinizi yürütmek, hem haklı çıkmaya çalışmak yoruyor olmalı sizi?  "ben hakaretimi yaparım sizin yorumunuzu da yayınlamam" diyorsunuz? İşte bende bunu söylüyordum. Siz sizde olmayan birşeyi pazarlıyorsunuz; alan olduktan sonra siz aynı yolda yürümeye devam edin. Önce beyinsel saldırı, sonra fiziksel, sonra hayvansal sonra menünüzde ne var? Tüm ürettiğiniz bu kadar mı? Sizin okuduğunuz gibi bende sizin incilerinizi okuyorum ve hatta büyük bir keyifle yayınlıyorum kolay gelsin! Tabi yayınlamak zorunda değilsiniz zaten ben yayınlıyorum!

http://blog.milliyet.com.tr/Mesaj.aspx?UyeNo=1111231#175983
Yukarıda ki linkte KK ya verdiği mesaj cevabı için kendisine gönderildi. 19.09.2010 22.50
Gülgün Hanım ben kimseyi rahatsız etmiyorum ve kimseye sataşmıyorum. Sanki beyefendiyi rahatsız ediyormuşum gibi ona akıl vermeye kalkmanızı ve benim için söylediklerinizi yakıştıramadım. Lütfen sayfamda kendi arşivimden önerdiğim yazıları iyi ve dikkatli okuyun. Ben yorum veya mesajlarımı yayınlansın diye yazarım! El ilanı gibi dağıtılsın diye değil. Ben ucuz kişilikli insanlardan değilim. Kendi işini kendisi halledemeyen, bayan veya erkek herkesten yardım dileyen çocuk zihniyetli kişiler, benimle baş edemez! Çünkü onlar yaramaz çocuklardır! Hataları çok olduğu için kendilerini el bebek gül bebek büyütecek kucak ararlar... Gönüllü dadılık yapmak isteyenler buyursun yapsın. Ben yazılanı kayıt altına alıyorum zamanı gelince satarım! Saygılar...

http://blog.milliyet.com.tr/Oneriler.aspx
Yurdagül Hanımın mesajlarına verdiğim ve MB henüz yayınlanmasına izin vermediği (!) yorum cevaplarım!

Talip Girgin bey,

Hayır amacıyla yola çıkıp, "Anadoludan seçme öyküler" adlı bir kitap çıkardık. Ne varki, çeşitli engellere takılan kitabımız, normal kitaplar gibi çıktı. Bu gelişmeler arzuların dışındaydı. Kitaplarımız satıldıkça yayınevi tarafından kitapta öyküleri olan yazarlar adına gelecek herhangi bir tahsilatta, blog kategorisinde yazı yayınlayıp, tamamı satıldığı varsayımıyla, beher öykü başına isabet eden 250.-TL.nin adreslerine veya hesap numaralarına mı gönderileceğini yoksa, başlangıçtaki gibi, hayır kurumuna mı yatırılması gerektiğini, o blogta soracağım. Ekseriyetten gelen istekler doğrultusu, hayıra yönelik olursa, yatırdığım 7.600.- TL yi geri almam söz konusu olamaz, ne gelirse kuruma yatırırım. Dekontları burada tarih, sayı ve görüntü olarak yayınlarım.İkinci Adam Yayınları telf: 0 216 345 95 66 Moda cad. Özgür İş hanı no:46 kat:4 no:403 Bu mesajımı ekleyerek bir blog yayınlayın ki, hem sizin hem de varsa başkalarının soruları cevabını bulsun. Endişeye gerek yok, teşekkürlerimle...
 
Cevap: Mesaj 1-Yurdagül Hanım her ne kadar benim için sağda solda taciz var saldırı var dediyseniz de sizi özür dilemeniz karşılığında affetmeyeceğim bir boyuta olayı taşımadınız! Benim zorum kesinlikle kitap değildi. Olayı kitap konusuna Kadri Bey getirdi. Bu sizin bilmediğiniz bu gün yayınladığı (!) özelliklerinden kaynaklanıyordu! Kitap olayına sıcak bakan insanları bana kışkırtması ayrı bir suç ama asıl suçu sizin iyi niyetinizi suiistimal etmesi. Kitabın her tarafına adını yazması tam bir görgüsüzlük ve diğer yazarlara yapılan haksızlıktır. Siz her ne kadar böyle olmasını ben istedim deseniz bile bu kişinin bunu kabul etmemesi gerekirdi. Dört kimlikle yazan sahtekâr bir adamın adının, benim hikâyemin yayınlandığı kitabın kapağında ne işi var? Kitaba 33 yazarın adı, küçük puntalar ile yazılması gerekmez miydi? Neyse. Önce siz asıl benim yazacağım A-Z polemik yazımı okuyun; partnerinizin ne olduğunu öğrenin ve ona göre bir blog yazın yardım konusuna da onun içinde değinirsiniz. Hoşça kalın...14.09.2010 10:50:46


Talip Girgin bey,

Bir evvelki mesajımın harf deposu dolduğu için ikinci mesaj ile devam etmek durumundayım: Kitabımızın basım aşamasında, İstanbul'da ikamet eden MB yazarlarımızdan Kadri Kanpak'tan destek rica ettiğimde, kendisi böyle bir çalışmanın gereksiz olduğunu, farklı psikolojideki çoklu bir ortamda zorlanabileceğimi israrla ve defalarca söylemesine rağmen kendisini zorla ikna ederek, kitap basma sürecini birlikte tamamladık. Konu ile ilgili Kadri beye yönelik isnatlarınızdan, üzülerek söylemeliyim ki ben çok rahatsız oldum. Çünkü olayın müsebbibi benim. Kendisi ısrarlarım karşısında beni kıramamıştır. Kim olsa aynı şeyi yapardı, sizi arasaydım siz "hayır" der miydiniz? Sanmıyorum. Gerçekten üzgünüm, kitap basmakla ilgili zihninizi kurcalayan herhangi bir durumda lütfen beni muhatap alınız, aranızda oluşan polemiklere sebebiyet verdiğim için kendimi suçlu kabul ediyorum, e-posta adresim: yurdagulalkann@hotmail.com Blogunuzda bu ifadelerimi de yayınlamanız isabetli olur, teşekkürler...

Cevap: Mesaj 2-Sayın Yurdagül Hanım, ben olsam size "YARDIM" eder yol gösterirdim. Fırsat bu fırsat diyerek, “istemem yan cebime koy” mantığı ile o kitabın ne önsözüne, ne kapağına ne 31 kişinin hakkına tecavüz etmezdim. Siz affedersiniz yerlerde sürünseniz bana bu haliyle bu kitabı yaptıramazdınız. İsmi üzerinde yardım bu! Yardımdan öte danışman! Ne danıştınız ki bu kadar reklam hakkı elde etmiş arkadaş? Kaldı ki Lösemili çocuklar vakfı için girişilmiş bir iş bu. Bundan bile şahsi çıkar beklemek ayıpların en büyüğüdür. Günahtır... Beyefendinin kurnazlığı işte; kendi sorununu kitaba getirerek sizin gibi birçok insanı kandırdı! Kitap bahane "Bloggerlıkta ön şart" yazısındaki Hacıoğluna verdiği cevap yüzünden bu güne geldik! Kendisine defalarca özür dilemesini yazdım ama o sizin gibi olaydan habersiz insanları yazıları ile kandırarak olayın büyümesine sebep oldu! Sizi uyarmadığımı sakın bana söylemeyin! Sizin gibi bir kaç kişiyi daha! Ama zamanla beni yanlış anlayanlar gerçeği görecektir. Saygılar...14.09.2010 22:51:01

Not: aşağıda ki yorumda Beyefendinin yazısına gönderilmiştir, muhtemelen editörlere takılmıştır!

http://blog.milliyet.com.tr/Bana_dokunmayan_yilan/Blog/?BlogNo=264247

15 Eylül 2010 yorum.
Benim sorunum kitap değil, sorunu kitaba siz taşıdınız ve o konuda da Yurdagül Hanımın kitap için yardım isteğine siz kitabı ele geçirerek cevap vermişsiniz. Hak etmediğiniz bir reklam yapmışsınız! Sizin dışınızda 31 kişinin hakkını yemişsiniz daha ne olsun. Bunun için blog yazdım niye yorum yazmadınız? ( Çokta tın) Benim derdim " Bloggerlıkta ön şart" yazınız ve burada benim yazdığım yorumlara verdiğiniz cevaplar. Daha sonra benim yorumlarımı sildiniz, fakat Hacıoğluna verdiğiniz yanıt sizinle uğraşmam gerektiğini gösterdi. Sizin bu hakaret ve bozuk üslubunuzu görünce, profilinizin daha önce tespit ettiğimiz gizli, çakma kişiliğiniz kadar sahte olduğunu gösterdi. Bütün millet sizi ve bu üslubunuzu öğrenmeli! Aşağıda Yurdagül Hanıma verdiğiniz cevapta bir örnektir! İnşallah yayınlarsınız, yayınlamazsanız da, blogspotta yayında olacaktır Tüm maydanoz Davutlar okusun! Dikkat et sizin gibi "it veya eşşek" demedim! Kişilik ve kalite farkı; çakma profiller bunu anlamaz...

http://blog.milliyet.com.tr/Kendimi_Fisliyorum/Blog/?BlogNo=264133

Sevgili Hacıoğlu lütfen rica ediyorum. Bir arşivci olarak söyler misiniz sizi hangi kimliğinizle kopyalamamı istersiniz? Diğerlerine hangi kot adı vereyim. Mavi jeans, livays :) Sizin gerçek adınız size kalsın, ben gizlilerle uğraşıyorum bu ara! Kendi kendine yorum yazan, aşk, porno, cinsellik + bol kepçe lokanta yemekleri + akıl verme psikolojik destek seansları + taraf toplama esir kampları ne ararsan çeşitlilik bizim toprağımızda var. Padişahım çok yaşa diyen şebelekleri de unutmamak lazım:) Aslında bir silkelenmek lazım, anadan babadan sağlam el almamışlar dökülsün bakalım kucağında neler var? Bakın bu gün bir itiraf var (!) şimdi arşivlere koşma zamanı bunun için kim ne demiş zamanında bulup göze sokma zamanı. Hadi kolay gelsin riya denizinde bir iki kulaç atalım. Belki bir iki balık yakalar karşılıklı gülümseriz! Bu hafta iki tane daha yayın yakaladım ama küçüktüler Murat abisi... saldım tekrar suya büyüsünler de gelsinler...Hoşçakal...

Ben dört isimle yazıyorum! http://blog.milliyet.com.tr/Ben_dort_isimle_yaziyorum/Blog/?BlogNo=264165

Varsayın Aşkın Sever, Varsayın.... Varsayın... Varsayın… Karşılıklı sildiniz ya! Hani kimse anlamaz artık değil mi? Ya bendeki kopyalar! Maydanoz Davutlarda o varsayılanlardan biri olamaz mı? A-Z ye de görüşmek üzere... Lütfen ne olur yayınlayın çok gücenirim bak Aşkın Bey pardon Kadri Bey (!) Maydanoz olmak iyi bir şey değil kimse özenmesin! Varsayın dan kastınız gelen yorumların tepkisine bakmak! Üç beş kişi bende üç beş isimle yazıyorum diye itiraf etse, hemen gizli kimliklerinizi açıklayacaksınız ama bunun başka bir yöntemi daha var bakalım ne kadar işe yarayacak göreceğiz… Bu yorum yayınlanıncaya kadar başka yerde yayında kalacaktır! Bilginize...

Link: http://blog.milliyet.com.tr/Biz_kac_kisiyiz_/Blog/?BlogNo=262508

Biz Kaç Kişiyiz? Blog yazısında benim iki yorumumdan sadece birinin yayınlanmasına izin verip sonrada kafasına göre cevap vererek beni aşağılamaya kalkan Kadri Kanpak Beyefendiye (!) gerekli görüldüğü için yazılan üçüncü yorumum!

—Haklısınız o yorumun o sayfayla ne alakası var? Aynı sizin herhangi bir yazınızın altına düştüğünüz not veya yaptığınız gereksiz açıklama gibi! Size gelen tüm yorumları yayınlarsanız belki okuyucular bir bağlantı kurabilir. Gereksiz yere bir blog yazısı yazarak ortalığı velveleye veren sizsiniz; benim yaptığım sadece size yanıt vermek. Kendinizi de olmayan özellikleri başkalarında aramaktan vaz geçin. Bir hata yaptınız, cevap vermek yerine küfrettiniz! Bunu kabul edin. Bakın, başkaları da yazıyor, bende yazdım; o yazılara verecek cevabınız yok mu? Özür dilemekte bir erdemliktir ama sizin için ölüm kalım meselesi olmuş.

Ne sizinle ne sizin ön yargılı kankilerinizle hiç bir zaman bir araya gelemem çünkü o fırsatı teptiniz. Ben ikiyüzlü olamam. Sizinle olan diyalogu A-Z ye yazacağım. Ben ne demişim siz ne yanıt vermişsiniz! Sildiğiniz tüm blog ve yorumlarız kayıtlı, sırasıyla yayınlanacak ve Maydonos Davutlarda nasibini alacak! İyi bayramlar… Bu yorum blogspot'ta yayında!

Biz Kaç Kişiyiz
Link: http://blog.milliyet.com.tr/Biz_kac_kisiyiz_/Blog/?BlogNo=262508
Blog - 03.09.2010 - 20:48

MB yönetimi, editörlerinin başka yaptığı güzel şeylerde vardır! Örneğin şikâyetlere bakarlar. İsteğe göre kişilerin özeline girerek blog ve izinsiz yorum silme işi yaparlar. Sırf, negatifler üzülsün, pozitifler şikâyetçiler kına yaksın diye! Bu arada deyin deyin; nasılsa onlar şimdi kabul gününde (!) siz ne isterseniz yaparlar. Zaten açık kadroları varmış bakarsın sizi disiplin kurulu başkanı da yaparlar. Tabi bir tablo oluştursalar ve en başa da seni ve kankini oturtsalar ne iyi olur! Başka beyim yanına Türk kahvesi ister misiniz? Kendinizi gözden geçirmek istiyorsanız talipgirgin.blogspot.com adresine bakabilirsiniz! Ayrıca şahsi ürün olmayan patatesler, soğanlar, sarımsaklar ayrı bir depoda kışlık olarak tutuluyor. Tabi ilave ürünü olanlar varsa bu blog’u Allah’ın izniyle gros markete çevirebiliriz. O zaman çok daha güzel olur belki genel müdür bile olabilirsiniz. Başka entel fikirleriniz varsa hiç durmayın..Haa yorumum hoşunuza gitmezse yayınlamazsınız veya yazınızı yoruma kapatırsınız yazınızın kalitesinden daha kaliteli yorum yazdım size tadını çıkarın…

İkinci yorumum:

Bu arada kes yapıştır olayı ile daha güzel şeyler yazın! Zokanın tadına iyi bakın! Konuya açıklık getirdiğimde çamura yatmak yok!:)) Sakın yazdıklarımı hafife almayın bilakis altından ne çıkacak iyi düşünün... Çok şükür bende malzeme çok, arada yayına gidemezsem sazana giderim. Kızgın yağda iyi oluyor, tavsiye ederim...

VERDİĞİ CEVAP:

Bu yorumun bu blogla bu sayfayla ne alkası var? yazdıklarını yayından sonra oku ve kendini anla, tarzını beğenmediğin birini izlemen hangi mantığa dayanıyor? hangi ruh haliyle yaşıyorsun? bire bir yüz yüze görüşmeye varım, blogtan bir heyet önünde görüşmeye varım, ha bunlardan hiç birine yok musun? o zaman en kibarca sepeti koluna herkes yoluna... Kadri KANPAK
05.09.2010 16:35:43


Gerçek Arkadaşlık:
link: http://blog.milliyet.com.tr/Gercek_Arkadaslik/Blog/?BlogNo=262597
Yorumum:
Geç bunları hanımefendi geç… senin o dediğin ilkokul zamanında olur. Arkadaşlık; birbirinin değerlerine saygıyla olur. Sağ gösterip sol vurmakla değil! Boş ver takma kafana bu saatten sonra arkadaş değil aile lazım insana. Sanal âlemdeki yalancı arkadaşlara değil, elinin altındaki gerçek ailene ve çevrende ara o dediklerini. Ne varsa onlarda var. “Sanal âlem yalan âlem” millet burada gülümsemek ve dalga geçmek için var. Alkış tutmak seyretmek için var. Menfaat ise işin ekstrası, siz elinize düşen fırsatları iyi değerlendirdiğinizi sanıyorsunuz değil mi? O yüzden gemileri kolayca yakıyorsunuz! At gözlüğünü çıkarıp gerçek gözle baktığınızda bunun böyle olmadığını anlayacaksınız. İnternetin fişi çekildiğinde birazdan sizi alkışlamaya gelenlerin hiçbirini bulamayacaksınız etrafınızda. Tıpkı heveslenen lösemili kardeşlerimiz gibi ana sayfanızda marifetmiş gibi yayınladığınız yazı kadar yalın bir yalan bu sanal elem. “Bu bir tacizdir” diye yayınlamaz ve sağda solda anlatırsınız şimdi. Size pembe dünyanızda mutluluklar dilerim… talipgirgin.blogspot.com

Celal ağabeye yorum: (MB u hizaya sokmak lazım)

link: http://blog.milliyet.com.tr/MB_u_hizaya_sokmak_lazim_/Blog/?BlogNo=262480
“Şikâyetçiler daha fazla şikâyet hakkı istiyor” bak burası doğru Celal ağabey. Bir e-mail de karşıt blogları sildiriyorlar, ikinci mailde sayfamızdaki yorumları! Eee şimdi sıra üçüncü e-mail de; karikatürist gitsin, demirci gitsin, bilge gitsin oooh dünya varmış gelsin kekler, gitsin börekler, altın günü yapmazlarsa ne dersen de. Bütün dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar, 155 tane yorum gelmiş “Lösemili yardım Vakfı”na yardım deyince! Bir Allahın kulu “yardım yoksa bu yazı niye burada duruyor” diye sormuyor! Eğer bir gün bir kitap yazmak nasip olursa buradaki ikiyüzlülüğü sahtekârlığı ve buna ortak olan insanları yazmazsam namerdim. Hepsi kopyalı, istediği kadar silsinler veya sildirsinler (!) bir yazıyı üç boyutlu kopyalıyorum; birini ağzına, birini gözüne, birini…! Yayınlanmayan yorumlarımı yayınlanıncaya kadar talipgirgin.blogspot.com buradan izleyebilirsiniz. Sevgi ve saygılarımla… Başkan mı? Danışman olsun en akıllımız o! :))

İKİNCİ YORUMUM:

Merhaba ağabey...
Yazına ilk yorum yazanlardanım ama görüyorum ki benim yorumum bir daha ki ramazana anca gelir. Yönetim haklı tabi yoğun istek var! Hangi birinle uğraşsınlar... acıdım vallahi :)) Selamlar...http://talipgirgin.blogspot.com/p/yaynlanmayan-yorumlar-4.html

(Burada yayınlanıncaya kadar yorumu mu buradan okuyabilirsiniz)
Yorumum: (MB Disiplin Kurulu) link:
http://blog.milliyet.com.tr/MB_Disiplin_Kurulu/Blog/?BlogNo=261788
Size somut örnek sunayım…
Taciz üzerine! Tabi bu arada her sorununuzu editörlere götürmeye alışıksınız! Daha açıklayıcı bilgileri Sevgili pirmete nin yazısına yazdım. Hard disk’imde ki arıza giderilir giderilmez, tüm taciz olayı (!) detaylarını MB üyeleri ile bir şekilde paylaşacağım. Başkalarının sorunlarına soyunmaya kalkmanız tamamen toplum psikolojisi üzerine sonradan yanlamaktır. Bu meseleyi kafaya takmayanlar zaten bu yazılardan uzak dururlar. Bu konu da tek taraflı görüş beyan edenler yaralı kuşlardır. Deşin bakalım altından neler ve kimler çıkacak! Hiçbir yazı ve yorumun silinmesinden yana değilim. Sildiklerimizin iki sebebi vardır ya güncelliği bitmiştir veya yazıyı deşifre eden gerçekler ortaya çıkmıştır. Sizin sildiğiniz özellikle blog yazıları ve yorumlarınız hangi nedenledir? Hacıoğluna yazdığınız yorum sizin görünmeyen saklı, sahte kimliklerinizle yazma alışkanlığınızdan olmalı! Aşağıdan (!) benim iki yorumumu niye sildiniz? :(( http://blog.milliyet.com.tr/Bloggerlikta_on_sart/Blog/?BlogNo=246506

&&&&&&&

1) Sevgili Pirmete... Siz elinizdeki örneklerle haklısınız ama söz konusu beyefendinin bunu söylemeye hakkı yok. Tam tersi, kendisinin birini karalama maksatlı yazısına yazdığım yorumda benim “beyefendi” ve “siz” diye hitabıma; hayvangillerden karşılık vererek cevap verdi. Daha sonrası “etki tepki” meselesi ama biz burada kendisinden daha eski ve daha tecrübeliyiz. Beni ve çevremi yok sayarak daha dün gelmişim gibi arka arkaya blog yazarak aşağılama yolunu seçti. Malum elim armut toplamıyor arkadaşın zayıf yerlerine yüklenince yazdığı o yorumları ve blogları kısmen sildi. Başka kimlikle yazdıklarını sıfırladı. Ve olayı ne yapıp ne edip “Anadolu’dan Seçme Öykülere” getirdi. Maksat asıl meseleyi unutturup bu oluşum ile kendisine destek aramaktı. Buldu da! Madem öyle o zaman o kanaldan konuşalım dedim ve oradaki hatalarını yazdım buyurun
http://blog.milliyet.com.tr/Blog_Antolojisi_/Blog/?BlogNo=247597
.
2) Hatalarına rağmen hanımefendinin hatırına bu işin üzerine gitmedim ama arkadaşın kinayeli blog icatları hiç bitmedi! Kitap mevzuu ile destek bulup asıl meseleden kurtuldu güya.
Kendi ağzınla söyledikleri asıl çekişmenin kaynağıdır.
Buyurun bu yazıyı ve gelen yorumları değerlendirin.
http://blog.milliyet.com.tr/Zengin_mi__Fakir_mi____/Blog/?BlogNo=248366

3)-Ben bunları yazdıkça kendiside hiç durmadı ve bu böyle devam etti. Bu işin daha fazla uzamaması için aşağıdaki yazıyı yazdım ki, siz de o yazıya yorum yazdınız.
http://blog.milliyet.com.tr/Milliyet_blog_aglama_duvari_mi_/Blog/?BlogNo=248770

4)- Son olarak olayların gidişatını ve boyutunu anlatmak için aşağıdaki yazıyı yazdım. Maksat yazarın ne anlatmak istediğini anlamadan balıklama yorum gönderenlerin dikkatini çekmekti ama nerdeee
http://blog.milliyet.com.tr/Cok_mu_biliyoruz_/Blog/?BlogNo=250304

 Burada yayınlanmasına izin verilmeyen yazıların başka yerde yayınlanması taşların yerine oturması ve cevap hakkımın olması yüzündendir. Kimse bu şahsın, muhatabını aptal yerine koymaya kalkmasın. Onların her nefes alışını dahi kopyaladım. Örneğin söz konusu şahsın ilk mesaj sayfasında başka bir beyefendinin (!) mesajı gibi. Bir başkasının milliyet gazetesinin genel müdüründen yardım istemesi gibi yok yok maşallah :)) Bu linkteki yazımın altındaki yorumuma bakar mısınız? Ucuz polemik peşinde koşan biri değilim. Devam edecek

5- Söz konusu arkadaşın bana yazdığı ve halen yayınlamadığım mesajından bir bölüm; Noktasına virgülüne dokunmadan! “Cumhurbaşkanlığıdan kabul, Kanunlar Genel Müdürlüğünden onay belgelerim ve yine birçok üst düzeyden teşşekkür mektuplarım var. Benim neyi niçin yaptığımın sorgu ve onay makamı değilsiniz. Bu güne kadar ne MB yönetimden veya sayfasına yazdığım bir bloggerdan uyarı almadım. Sizi ve bilgenizi hiç fark etmedim taki siz bana saldırmanıza kadar.” Külliyen yalan ben yukarda ki blogları ve ona gönderdiğim yorumları dedem için yazmadım! Beyefendi kendini methetmeye devam ediyor. Bu arada güvendiğim bir dostumdan gelen diğer bir mesajda; beyefendinin “Aşkın Sever” adı ile cinsel içerikli yazılar yazdığını zaten biliyordum ama bilmediğim iki isimle daha yazdığı idi. Devam edecek…

6- Yaptığım araştırmalarda iki ismin üzerinde yoğunlaştım ve nihayet en son gördüğüm kadarıyla biri de sayfasını sıfırladı ve beyan etti! Bir insan, sen, ben, kim olursa olsun başkasına yazdığı mesajı veya yorumu kendi silemez! Onlarca mesajı da silinmesi için rica edemez. Ama beyefendinin bin kusur yorumunu ve mesajını kopyalayıp analiz ettiğimde tüm dokunaklı yazıların yorumları karşılıklı silinmiş! Çok enteresan ve hep aynı kilişe insanlar, ölümüne bağlılık yemini etmişler gibi hep yandaşlar… Hiçbir fikri sorgulama ihtiyacı duymadan! Tabi bu arada ablamızı da unutmayalım bana yazdığı yorumların tam tersini kendi yazılarında ve beyefendinin yazıları altına yazarak çimdik atmaya devam etti. Hiç yakıştıramadım. Defalarca ikaz etmeme rağmen değişmeyince onu da kendi yaptıkları yanlışlar üzerine yorum trafiğine soktum. Bana yapılan kinayeli vuruşları haklı olarak yorumla sordum. O da bunun adına saldırı ve taciz dedi :)) Utanıyorum ama devam edecek…

7- Şimdi soruyorum bir sürü blog yazdım beyefendi yorum yazmadı. Bir sürü yorum yazdım yayınlansın diye beyefendi yayınlamadı. Haa unutmadan bir tanesini blog yaparak yayınladı ve deşifre etmekten bahsetti:)) yahu ben o yorumları zaten yayınlansın diye yazıyorum kışlık turşusunu kursun diye değil. Bu arada çok dil bilgisi hatası yaptığını söyledim bazı yazılarını geri çekip düzeltti ve tekrar yayınladı. Ama bende orjinalleri var mesele üç tane blog üyesi arkadaşımızın adını arka arkaya yazamamıştı. :) komik tabi. Şimdi bundan üç ay önce Yılmaz Çetingözün “Yönetim kurulu” fikrine karşı çıkıp adını yalandan yazılmış listeden çıkaracak kadar olayı ciddiye alan ve “siz bunu altı kere yapın size plaket vereceğim” diyen bu arkadaş hangi yüzle böyle bir öneri sunabiliyor? Önce başkalarının fikrine saygı göstereceksin sonra saygı bekleyeceksin kural bu. Telefon veya başka bir konuşma beyefendi ile aramızda söz konusu değil, şimdi bir blog mahkemesi öneriyorum. D.edecek (Abi ağlayacağımutancımdan)

8- Yazılanlar MB içinde kayıtlı silinenler bende veya şahısta kayıtlı. Kinayeli yazılar altına kinayeli yorum bırakmak marifet değil veya yükü yönetime yüklemek. İçimiz de avukatı var hâkimi var, bu yüzden kendi işimizi kendimiz halledelim! Hem eğlenceli olur. Yok mu bu işi gönüllü üstlenecek bir hukukçu? Kendisine tüm belgelerimizi sunalım ve o değerlendirmesini blog blog yazsın. Bırakalım şikâyet etmeyi de çözüm üretelim. Her yazının altına olur olmaz koşup yalan yanlış fikir üretip düşman kazanacağımıza (!) kapışan iki kişiyi de rahat bırakmayacağımıza göre; yalancı şahitlerde bu mahkemeden ceza alsın? Sevgili pirmete dostum, biz ikimizde o mahkemeden beraat edip dost kaldık! Bakalım diğer kişilerin dost kalabilme şansları var mı? Lütfen MB mahkemesi konusunu da işleyin. Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim sizin hoş görünüze sığınarak biraz da utanarak olayı özetledim. Eee darısı kinini ve kibirini içinde büyütenlerin başına hodri meydan. Selam ve saygılarımla…

Pirmete’ye mesajım.

Sevgili pirmete son yazınıza yazdığım sekiz adet (!) yorumum size ulaşıncaya kadar; yorumları bu siteden http://talipgirgin.blogspot.com/p/yaynlanmayan-yorumlarm-3-pirmeteye.html Okuyabilirsiniz. Ayrıca cevap için zaman kazanmış olursunuz. :)) Bu mesajımı yayınlamanızı rica ediyorum. Saklı hiçbir şey olmasın, tam şeffaf olalım:)) Sayfanızı çok meşgul etmiş olacağım ama birçok sorunu da halletmiş olacağız böylelikle. Selam ve saygılar…

Pirmete nin MB TERBİYE VE DİSİPLİN yazısına 9,10 yorumum.
http://blog.milliyet.com.tr/MB_da_terbiye_ve_disiplin/Blog/?BlogNo=262381

1-Çok enteresan! :MB kayıtlı olduğum günden beri şeffafımdır... ama yazılarıma yorumlarıma bir engel var ise, yazılmış yorumlarım sayfamdan habersiz siliniyorsa. Meramımı anlatmak için fırsat verilmiyor veya burada olduğu gibi bölük pörçük izin veriliyor ve siz tamamını okumadan yorumlamak zorunda kalıyorsanız (!) ben nasıl şeffaf olabilirim sayın pirmete? Saygılarımla...

2-Tekrar merhaba: Unutmuşum: Cevaplanan yorumumun başında 3 yazıyor, demek ki bunun 1 ve 2 si kesin var sonrası da 4.5.6.7.8, olabilir! Bu yüzden daha önce bana “beklemek sorun değil” demiştiniz ama diğerlerini beklemeden yazının içeriğine tam olarak vakıf olmadan elinize ilk gelen yoruma, havada kalan uzun bir cevap yazmışsınız elinize sağlık!

Ayrıca ben bu yorumları size yayınlamayın diye değil, yayınlayasınız diye gönderiyorum! Şayet yayınlamayın demiş olsaydım işte o zaman bu sizin bahsettiğiniz "arka sokak" olurdu. Demek ki iletişim için gerekli güven ve diyalog sağlanamamış aramızda (!) bilgenin şiirinde dediği gibi ne salakmışım! Affet beni Dünya… Affet beni sevgili pirmete bundan kelli askıya aldım bu yorum işini. Ta ki ömrümüz olur da yüz yüze gelinceye kadar... Sağlıcakla kal...

&&&&&&&&

Edep ya Hû! 12 Ağustos 2010 16:38
Tülin Hanım Aynı yorum bana da geldi ve hatta bana özel diye ne yalan söyleyeyim oldukça keyifte aldım. Ancak yorumun bir şablon olup genele yayılmasını sizin blogunuzdan öğrendim ve hemen sildim. Üstelik çabuk olsun diye birde mesaj yolu ile aynı yorumu gönderdim. Fakat durum böyle olunca kendimi aldatılmış hissettim yorumu ve cevabımı yayınlanmadan sayfamdan sildim. Aslında benin asıl söylemek istediğim aşağıda Yurdagül hanımın dikkat çektiği olay. MB ta biz sadece pohpohlanmak için yazmıyoruz değil mi? Her yazımıza övgü gönderseler ne iyi olur aslında! Ama kazın ayağı öyle değil bazen aykırı düşüncelerde çıkacaktır! İş o düşünceleri ikna edebilecek altyapımızın olup olmadığıdır. Ben isterim ki bir yorum yazdıysam o yorum yayınlansın! Yoksa o yorumları yayınlamak için her yolu denerim bunun gibi: http://talipgirgin.blogspot.com/p/yaynlanmayan-yorumlar_09.html selam ve saygılar...

Not: Yorumlar yayınlandığı zaman silineceklerdir.

Y.Hanım; 12 Ağustos 2010 16:30
T. Hanıma yaptığınız yorumda; 2.5 aydır size gelen yorumları yayınlamadığınızı söylüyorsunuz. Demek ki benim yorumlarıma ambargo uyguluyorsunuz? Ben yorumlarımı saklansın diye değil yayınlansın diye gönderiyorum. Hatta yorumlarımın size ulaşmadığını düşünerek MB idaresini suçluyordum. Benim yorumlarımı yayınlama cesaretiniz varsa lütfen yayınlayın her ne yazmışsam sonuna kadar hak ettiğiniz için yazmışımdır! Siz sanıyor musunuz ki ben o yorumlardan korkuyorum? Buyurun size link vereyim buradan takip edin
Yayınlanmayan yorumlarımı! http://talipgirgin.blogspot.com/p/yaynlanmayanyorumlar_09.html
Bana güç veren sizin yanlışlarınızdır! Herkese gönderiyorum. Böyle yollayacağım onlarca link var elimde hali hazırda bekliyor. Ramazanınız hayırlı olsun…
Not: Yorumlar yayınlandığı zaman silineceklerdir.

Reha Bey'e cevabım!
Daha önce azad ettiğim bir köpekbalığı ikinci kez oltama takıldı! Fakat mutasyona uğradığı için balık tarafı gitmiş kalan tarafı kendi hacetini yemekle meşgul! :))Sazanlara (!) yazacağım yeni yazımda bu köpek balığından arta kalandan bahsedeceğim... Eminim güzel yorumlar gelecektir. :)) Balık dünyasından öğrenmek istediğiniz var ise seve seve yardımcı olurum. Kılıç balığı, rina, trakunya, iskorpit ve pisi balığı; örneğin lüfer çizer, rina deler! Pisi sever. Neyse yiyen var yiyemeyen var sonra sizin gibi canı çeken olur (!) malum aylardan ramazan daha fazla konuşmayayım oruçluyum! Yok hani, dinsiz, kitapsız olsak neyse :)) Sevgim sana sonsuz.... ...! Hoşça kal.

Reha Bey'e mesajım! 23 Ağustos 2010 01.09
Yorumunuz elime geçti! Siz cevabını merak etmeyin diye. MB ta yayınlanana kadar "Yayınlanmayan yorumlarım” sayfamdan okuyabilirsiniz. http://talipgirgin.blogspot.com/p/yaynlanmayan-yorumlar–2.html
Şayet bu yorumunuz için hemen özür dilemezseniz binlerce sazan (!) ile sizi muhatap edeceğimi peşinen söyleyeyim ki, söylemedi deme. Benden günah gitsin!

Ardı ardına gelecek bloglarımın kahramanı siz olacaksınız! Yapılan yorum linklerini size mesaj olarak ileteceğimden hiç kuşkunuz olmasın. Binlerce insana “sazan” ne demekmiş öğreneceksiniz. İnsan-değiller’den olduğunu söylüyorsun ya; ne olduğunu hep birlikte memleketin her yerindeki dostlarımla araştırıp öğreneceğiz kısmetse… Özür dileyin, bende hemen o yorumu çekeyim yoksa sonuçlarına katlanırsınız…
Not: Benim yorumum yayınlandığı gün editörler tarafından gelen yorum ve cevabım silindi. Tarafıma hiç bir açıklama ve özür gelmedi!

&&&&&&&&&

Her zaman ki gibi yine söylüyorum; sevgili editörler, siz bizim yorumlarımıza engelleme yaptığınız sürece bu polemik ve dalaşmalar devam edecektir! Şimdi, benim yazdığım yayınlamayan yorumum sizin tarafınızdan mı, yoksa yazı sahibi tarafından mı, yayınlanmıyor ben onu bilemiyorum. Dolayısı ile diğer taraftan yazı sahibi; tasarrufunda tuttuğu yorumumu, yazısının altında yayınlamak yerine, yorumum üzerinden blog yazması; sanki olağanüstü bir şeymiş gibi insanlara sunması çok banal ve çok ucuz bir numara... Bir yorumcu kalkıp sorsa "Peki bu yorumu geldiği zaman niye yayınlamadın da millete bulmaca çözdürüyorsun" diye. Acaba ne cevap verebilir arkadaş? Kötü niyetli olduğu buradan anlaşılmıyor mu?

Aslında burada söz konusu yazanın bir yorumdan "blog" yazması sorun değil; bu yorumun hangi yazıya yazılmış olması önemli! Okuyucular o yorumu hangi yazının altına yazıldığını bilmeli. Benim, söz konusu yazının altında yayınlanması için gönderdiğim yorumum, söz konusu yazının altında değil de başka bir yerde “blog” yazısı altında yayınlanmasına izin verildiğine göre, benim de yayınlansın diye gönderdiğim bu yorumlarımı en az yukarıdaki şahıs kadar "blog" olarak yayınlamaya hakkım var demektir!

Çünkü yayınlanmayan yorumlar başka yazılar içinde birtakım insanlara malzeme oluyor! Söz konusu kişiler her zaman olduğu gibi tribün desteğine koşuyorlar. Oysa bilmeliler ki, gönderilen yorum yazdıkları yazıyla ilgilidir. Yorum yazılan yazıyı üçüncü kişiler okuyunca yorumun haklı olup olmadığına karar verirler. Yazısız yorumu milletin gözüne sokmak zayıflığın ta kendisidir.

Sevgili editörler umarım bu konuda adil olur aynı imtiyazları vermekte zorlanmazsınız. Bu yayınlanmayan yorumların sizin tarafınızdan engellendiği düşüncesinden kurtulmak istiyorum. Ben bilmeliyim ki benim yazdığım yorum karşı tarafa gitti!

“Acaba editörler yorumumun karşı tarafa gitmesine izin verdi mi?” böyle bir düşünce insanı ikilemde bırakıyor. Lütfen kendinizi bizim yerimize koyun.
“Üyelerin kendi aralarında gönderdikleri mesaj ve yorumlara biz karışmıyoruz, gönderilen yorum ve mesajların yayınlanması mesajı veya yorumu alan kişinin inisiyatifindedir.”
Bu sözü sizden duymak bir nebze olsun sıkıntıları çözecektir saygılar…
İşte gönderdiğim ve yayınlamayan yorumlarımdan bazıları:

TAKINTI- 03.08.2010 = "Birilerinin size takıntınızın olduğunu söylemesine ne hacet var; blog kategorisine yazdıklarınızı peş peşe okuyun yeter (sildikleriniz de dahil) yaptığınız kabalık ve terbiyesizliğe kılıf arayacağınıza kalkıp özür dileseniz her şey hallolmuştu şimdiye kadar! Ama nerde sizde o mütevazılık. No problem! Devam edin sizi takip etmek benim ufkumu açıyor notlar alıyorum, sizin ne dediğinizi kime gönderme yaptığınızı anlamadan alkış tutan yalakaları da unutmuyorum. Benden ve diğer yazarlardan özellikle bilgeden "Özür" dilemediğiniz sürece takıntım olmaya devam edeceksiniz! Tabi ki hukuk çerçevesi içinde... millete akıl vereceğinize kaç isimle yazdığınızı ve sildiğiniz yazıların gerçek sebebini anlatın!Etrafınızda kimse kalmayacak buna inanın! Zararın neresinden dönerseniz "kâr”dır. İsterseniz kibirli olmaya devam edin. Size kim yorum yazarsa, onlara e-mail edeceğim notlar olacaktır, hiç kuşkunuz olmasın. Siz kariyer peşinde koşarken, Lösemili hastalar yardım bekliyor! Bizi aldattınız bunu unutmam"

Aşkın medeni hali: yazıya yorum 05.08.2010 = Öncelikle ailenizin bundan önceki yazınıza verdikleri tepki için onları kutlarım! Aynı şekilde o yazıya tepki veren bireylerin bu yazıyı da satır satır incelediklerinde aynı tepkileri vereceklerine eminim! On dört yaşında bir çocuğun, aşkı tarif etmesi gibi olmuş. Kesinlikle eleştirim şahsınıza değil yazınıza (!) alınganlık yapmayalım lütfen! Geçmişte çok değerli Bay ve Bayan arkadaşlarımız aynı uyarıları bana da yapmışlardı kendilerine teşekkür etmiştim! Lütfen her konuda yazma gibi bir zorunluluğumuz yok! Cümle içinde sırıtan kelimeler ile fazlaca entelektüel görünmeye çalışmak gülünç yapıyor sizi. M.S Bey'den rica ediyorum şu yazınızı satır satır bir incelesin ve bize tercüme etsin! Eğer aradaki kopuklukları bağlayabilirse gerçekten ona minnettar kalacağım. Bir başka yerde Türkçesi yüzünden birilerini eleştirirken, tanış birilerine iltimas geçilmez! Benim kitabımda buna riya derler. Şimdi sizi (Önsöz yüzünden) daha iyi anlayabiliyorum kolay gelsin. Sizin takipçinizim...

M.S mesaj 05.08.2010 = Y.A nın son "Aşkın medeni hali”yazısına, yazıyı eleştiren bir yorum yazdım. Yorumumun içinde sizden söz konusu yazıyı satır satır ele alıp bize tercüme etmenizi istedim. Hatta aradaki kopuklukları bağlayabilirseniz size minnettar kalacağımı ifade ettim. Bunun yanında başka yerlerde Türkçesi yüzünden birilerini eleştirirken tanış birilerine iltimas geçilmeyeceğini buna benim kitabımda “riya” dendiğini yazdım. Ola ki yayınlanmadı veya yanlış aksettirildi bilginize sunmayı uygun gördüm. Bunun yanında gerçekten bu yazıyı satır satır incelemenizi ve sizin gözünüzde akademik değeri nedir bilmek istiyorum. Ben şahsen, bir insana minnet borcum ne kadar olursa yanlışına bu kadar hoşgörülü olurum diye düşünüyorum! Dost gerektiğinde “acı” söylemesini bilmeli. Verdiğim rahatsızlık için özür dilerim. Selam ve saygılar…

Not: Hoş gördüğüm veya göreceğim insanlar oluyor tabi ama yazdığı anlaşılamayan bu kadar kibirli ve entelektüel saplantı içindeki insanlara tahammül edemiyorum:))

AŞK ÇİÇEĞİ SOLAR MI? = Ailenizin tepki verdiği yazıyı ailenize rağmen düzenleyip yeni yazı gibi yayına vermişsiniz. Peki, önceki yazınızdaki notu da çektiniz mi? Ben şunu merak ediyorum yazdıklarınız için akademik bir kariyeriniz var mı? Yoksa burada bunları yazarak eğleniyor musunuz? Sakın yanlış anlamayın ben sizi değil yazınızı eleştiriyorum. Sizin şahsınıza karşı hiçbir sorunum yok neden olsun ki. Abla kardeş geçinip gidiyoruz burada :))) saygılar efendim… Dur ben gidip çiçeklerimi sulayayım bari kih kih kih.

KİMLİK KİMLİK 06.08.2010 = K. Beyin yorumları ve sizin cevaplarınız; Allah aşkına nedir çektiğiniz bu sıkıntı? Türkçeniz ne garip böyle! Emlak beyanı gibi kişilik beyanından bahsediyorsunuz aman hükümet duymasın :)) Entelektüel görüneyim derken düştüğünüz duruma bakın. Çok komik çok. Biz eskiden böyle değildik! Lösemilileri kullanarak kitap bastık, burnumuz havada şimdi. He he he tevekkelli değil bu Türkçeyle tek başına olacak iş değilmiş zaten! Durun size bir link vereyim kitap hakkında düşüncelerimi daha rahat okuyun...
Belki sizin toplanan 1750 liranızın yanında bizlerin de 250 şer lirasını bir araya getirir Lösemili Vakfına bağışlarız. http://talipgirgin.blogspot.com/ lütfen, anaparanızı alacağınıza göre her yerde "kitabın finansmanını ben karşıladım" demeyin. "Ben ödünç verdim" deyin daha mantıklı olur. Gün ola harman ola tüm bunlar kayıt altına alınıyor. Bizleri kandırıp böbürlenmenize ve yorumlarla gönderme yapmanıza bu şekilde katlanabilirim. "Al gülüm ver gülüm" rahat olun, nötr olun saygılar efendim!

A.D MESAJ 06,08.2010 = A.Hanım. Geçen gün adımı google de arattırırken tesadüfen sitenizde "Anadolu’dan seçme öyküler "adlı kitabımızın (!) tanıtımı ile karşılaştım. Yazı benim yazımı tamamlasın diye izniniz olmadan kendi siteme aktardım isterseniz siler Y.Hanımın yazısını yayınlarım hiç sorun değil. Malum kitabın yazarları bana göre mağdurlarıyız! http://talipgirgin.blogspot.com/ buradaki yorumumu okuyup ne düşündüğünüzü aktarın lütfen. Paylaştırılması istenen telif haklarının bir havuzda toplanıp tekrar lösemililer Vakfına bağışlanmasından yanayım. Ancak bu şekilde söz konusu arkadaşları bağışlarım tabi özür yazılarıyla birlikte! Selam ve saygılar...
BLOGGER DOĞASI - 08.08.2010 02.19 = Pardon yani! Ben oturduğum yerden de izlerim! Adam olan adamın da yanına gider muhabbetimi ederim. Ancak burnu Kaf dağındakiler önüme kırmızı halı da serse işim olmaz. Ben söyleyeceğimi söylerim; mesajı alan alır. Sonra yorumumu yayınlamayan çokbilmiş “yazar özentileri” (!) kalkıp "Blog" yazarlar... bu kişiler yarım akıllarıyla tırnak içine aldıkları "gönderme" cümleyi bile doğru kuramazlar!
Benim etkimden, çekim gücümden ve elimdeki arşivlerimden olsa gerek! Adamın aklını alır, zihnini şaşırtırım! Paralel olmayan dünyamızı irdeleyerek sizin ve Güzin ablanın da dediği gibi; her ikinizin “insan olmaya gayret” etmesi lazım! Gönül dolusu hoşluk, bilumum eklenti ve muhabbetle...

Lösemilili hastaların selamını iletirim. Soruyorlar nerde yardım? Yorumumu baştan yayınlama cesaretiniz var mı? Yayınlayın bakalım kaç tane şakşakçınız gelecek! Bekletip yayınlamaya kalkarsanız yorum yazanlara yazık olur! Kıymayın onlara! Sahi, bu yazınızın ömrü ne kadar?

Lösemili çocuklar: M.T Merhaba = M.Bey, Lösemili çocuklar umutlanmışlardı bir nebze! Ama sonuca gelindiğinde kitap farklı bir isim ve amaç ile ortaya çıktı. Kimin kaç lira alacağı ve adreslerine postalanacağını bile hesapladılar. Ben utanıyorum yapılanlardan ve o kitapta sevdiğim bir öykümün olmasından.

Çünkü önce bizi sonra bu hastalarımızı kandırdılar! Yazıklar olsun... tüm öfkem bundandır. Kitabın ilk üç dört sayfasında Y.A VE K.K isimlerinden geçilmiyor! Görgüsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu... Sonuç mahkemelikte olsa o kitabın bütün gelirinin lösemili vakfa kalması için elimden geleni yapacağım. Sizin yüce sandığınız kişiler aslında bir hiçtir! Daha dikkatli okumanızı ve değerlendirmenizi tavsiye ederim... Selamlar... Not: kitap hakkında yorumum: http://talipgirgin.blogspot.com/2010_07_01_archive.html

Takıntı–2 = Ne var bunda? Bu benim sizi yazdığım onlarca yayınlamadığınız yorumdan sadece biri. Ben hiçbir yorumumu yayınlanmasın diye yazmıyorum ki! Y.Hanıma, hemen her yazısında yazıyorum size ona keza ama yayınlayan kim? :(( Sizin anlayışınız bu kadar lütfen kime ne yorum yazdıysam herkes yayınlasın! Ben sözlerimin arkasındayım yazdıklarım ortada. Sizin kedi, köpek, eşek gibi terimlerle cevap yazmaya kalkmanız sizin dâhiyane kültürünüzün aynasıdır. Size bilmukabele tüm hayvani duygularınızı ve terimlerinizi gönül hoşluğu ile beyninizin boşluğuna gönderiyorum. Tek derdim bu. Bu yayınlanmaz ise nerede okuyacağınızı biliyorsunuz değil mi?
Not: Benim başından sorduklarıma cevap veremeyenler yazı ve yorumlarımı çekeleyerek MB içinde kendilerini alkışlasınlar diye kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar! Asıl mesele kitapta değildir! Asıl mesele K.K nın hedef şaşırtmasıdır ona yazdığım daha ilk yorumumda bana hayvangillerden giriş yaptı ve meseleyi kitaba getirerek hedef değiştirdi!
Kişi zaman zaman benim kendisini suçladığım konularda sessizce bloglar yazarak suçunu hafifletmeye çalıştıysa bile ya rağbet görmedi veya benim yazdığım yorumlar karşısında yazılarını çekti!
Meselenin kaynağı ile ilgili yazımı çok yakında gerek burada gerek başka web sitelerinde okuyabilirsiniz.

“Sizin ne dediğinizi kime gönderme yaptığınızı anlamadan alkış tutan yalakaları da unutmuyorum” Bu sözümün arkasındayım; Kendini öyle (yalaka) hisseden varsa olayı iyi analiz etsin! Satır aralarında birilerine gönderme yapılırken olayın ne olduğunu bilmeden sazan gibi atlayıp karşı tarafa aleyhte yorum yapanlar var! Benim sözüm kayıtsız şartsız hiç tanımadığı birine inanma gafletinde bulunup onun dümen suyuna girenleredir! Onlarında özür dilemesi gerekir çünkü ne kadar kör olduklarının farkında değiller.

Yardım yapmak için yardım istendi “EVET” dedik! Fakat yardım yerine nasihat ve birilerinin böbürlenmesini gördük. Oysa yardım gerçekleşmiş olsaydı tüm camia olarak (Milliyet Blog) birlikte övünecek ve daha kim bilir ne fikirler doğacaktı. İki kişinin kibiri yüzünden güzellikler doğmadan öldü. Bunu her platformda anlatmaya devam edeceğim…
Saygılar...