Yurdagül Hanımın Özrüne Yorumum!

http://blog.milliyet.com.tr/Milliyet_Blog_ta_ozur/Blog/?BlogNo=265336
Yorum dükkânına teşekkür ediyorum en azından bir kişinin beni anlaması, yazılarımın görünmez olduğu (!)düşüncemi çürüttü. Ne söylediysem arkasındayım. Okuduğunu anlamayan insanları kaile almıyorum. Yurdagül Hanıma söyleyeceklerimi bana gönderdiği mesajlarda söyledim. (Sayfamda yayında.) Ancak özür dilemeye hakkı var(!) çünkü çıkan olaylar için zamanında kendisini uyarmama rağmen olayı iyi analiz edebilseydi, böyle bir polemiğin içinde olmayacaktı. En azından eksiklerine rağmen yayınlanmış kitap için kendisini tebrik ettiğimi ve devamının gelmesi için başarılar dilediğimi inkâr edemez! Ayrıca kaç kez söylediğimi hatırlamıyorum polemik sebebi; aşağıdaki linkte Beyefendinin (!) Hacıoğluna beni kastederek verdiği cevaptır:
http://talipgirgin.freeforums.org/bloggirda-on-art-2-t5.html 
Polemik başlangıç noktası: Bay Kanpağın meşhur üslubu ve tribün şovu!

Altta ki açılmayan link, bunun gibi yazıp sildiği kerelerce linkten biri.
http://blog.milliyet.com.tr/Bloggerlikta_on_sart/Blog/?BlogNo=246506

Bu yazısına yazdığım iki yayınlanmış yorumu mu ve sonrakileri yayınlamayarak insanları istediği gibi yönetmeye kalktı. En son blog yazısında bile bunu sürdürmektedir!
Beyefendi benim kendisine yazdığım ve yayınlamadığı yorumları kendi menfaatine göre blog olarak yayınladı ve bloğuna gelen her şeyden habersiz insanlara beni saldırgan ve tacizci olarak lanse ettiği için, istediği yorumları aldı ve istediği yorumları yazdı. Sonuç itibari ile organize olmuş bir ekibe yazacaklarım burada MB yönetimi ve Şahsın engeline takıldığı için blogspot’ta önce “yayınlanmayan yorumlar” ve daha sonra “blog”lar olarak devam etmiştir.

Son blog yazımda bile kişinin özür dilemesi halinde rahat edeceğini söylememe rağmen kendisi “it ürür kervan yürür” diye cevap verdi. Tabi ki söyleyeceklerim ve yazacaklarım bu kadar değil. Madem fitil çekildi sonuna kadar devam. Ancak çevresindeki edebiyatçı arkadaşlarımızdan bir ricam olacak; hani koşulsuz destek veren arkadaşlarımızdan hele üzerinde durduğum çalışmam bitsin ondan sonra! *

Şimdi MB üyelerine soruyorum; kim, hanginiz benim sayfamda “blog yorumlarım” dan benim yazdığım bir yorumu silebilir? Veya siz başkasına yazdığınız ama sonra pişman olduğunuz bir yorumu nasıl silebilirsiniz? Özellikle bu kişi sizin silmesini rica edemeyeceğiniz, polemik içinde olduğunuz bir kişiyse! Siz, hanginiz bir başkasının sayfasındaki yazıyı altında yorumlarınız var diye silebilirsiniz? Hanginizin yorumları tesadüfen hep silinmiş sayfalarda olsun?

Tüm bu olanlardan önce, şahsın yazısının altına çok ilginç bir yorum düşüyor “Bir sorun varsa genel müdür dostumdur hallederiz” diyen bir arkadaşımız çıkıyor! Ve sayfamda garip şeyler olmaya başlıyor! Yorum yazdığım bloglar ve yorumlarım garip bir şekilde kayboluyordu!

Allahtan daha önceden alışkanlık edindiğim bir huyum var! Kafama takılan her yazıyı kopyalarım.

Önce dosyaya isim veririm sonra üç formatta kaydederim. Altındaki yorumları ise her numarada bir kez daha metin dosyası olarak kayıt ederim. Siyasette ağır laf edenler, cinsellikte kendini aşan “porno”cular, her ne şekilde olursa olsun Türk insanının örf ve adetlerine karşı duyarsız ve saygısız davrananları kayıtlarım. Olur, olmaz her şeyi ti ye alanları, birbirine kur yapanları, yalakalık yapanları, hem cinsellik hem din üzerine ahkâm kesenleri, hem soysuz olup hem ahlak dersi verenleri kayıtlarım.

Yani kısacası arkasında iz bırakanlar benim kara listemdedir, Karantinam da vardır, bazen kurtarmaya çalışırım virüs kapmış olanları! Başını önüne eğenler, aklı başına gelenler, terbiye olanlar çıkar oradan! Yok, çıkmak için bir şey yapmayanları vakti saati geldiğinde yoklarım, dürterim çok durdun burada derim.

En hoşuma giden ise dürttüğüm sayfaların silinmiş olması; O’ yüz karası sayfalardan; çoluk çocuğu veya insanlarımızı uzak tutmak, bana ayrı bir keyif verir!

Efendim bunların hepsini yapmış deneyimli biri; karşısına başka bir uyanık çıktığında, yani sıkıyı gördüğünde, tüm yaptıklarını silerek kurtulma telaşına düşer. Arkasında iz bırakmadığını sanan bu şahıslar, bu uyanık hallerini değerlendirmek için sürekli aynı minval de ki okuyuculara akıl, yöneticilere öneri, şeklinde bloglar yazarak kendini, MB akıl hocası, duayeni sanır.

Kendisini rahatsız eden şahıslar için psikolojik tedavi seanslarından tutunda, tüm hayvani duyguları ile sevgi gösterinde bulunup ve yanı sıra nerdeyse kaplıcalara tedaviye gönderecek kadar ileri gider.

İşte ben bu Ordinaryüs’ler yüzünden nerdeyse o kaplıcalarda sağlığımdan olacaktım yahu :)) Allahın verdiği yetenekler sayesinde, kişinin kariyer zenginliğinin (!) karşısına insan olma içgüdüsü ile dikildiğimde en büyük silahın bu olduğunu bir kez daha tescil ettirdim. İnsan olmak ve insanca hamleler ile düşmanlarını bertaraf etmek gurur verici.

Önce sabır tabi, “keskin sirke küpüne zarar verir” der atalarımız.

Not aldım!

Kim, olanlara inanmak istiyor, kim, inanmak istemiyor?

Daha önce karantinadan temize çıkanlar veya kara listeye alınanların olumsuz yorumları görülmekte yer yer.

Sırf düşman oldukları için; düşmanı haklı olsa bile; “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığı ile yorum yazanlar da az değil!
Kısacası dengesiz biri ortaya çıkar ve hayvani duygularını insanlar üzerine yakıştırmaya kalkar. Sonra yutamadığı lokma boğazında takılır ve boğulup gider! Allahın selameti başına olsun. Kimlik artık eskimiştir, alışkanlık kötü iştir, bundan kelli alışmalı (!) başka bir isimle gelen casper dostumuza. Bana ise bir çentik daha çizmek düşer!
Haksız yorum yazanlara ve kuyruk acısı olanlara bir çift sözüm var...

Kına bile yakabilirim dert etmeyin sakın!!!
Velhasıl bu temizlik işini birisinin yapması lazım…

Tencere kapak misali birbirini tamamlayan insanların birbirlerine karşı zaman zaman takındıkları agresif tavırın hoş görü ile bertaraf edilmesi güzel bir şey ama karşı tarafa dirsek temasta iftira atma kampanyası hiç hoş değil.

Sahte yalancı hoşgörü deryasında yüzenler, kibirli ve bir o kadar eleştiriye tahammülsüzdürler. Bu yazdıklarım bu gün olduğu gibi, aradan on yılda geçse, yüz yılda geçse bu kişiler hakkında ki düşüncelerim baki kalacaktır.

İnsan olmanın şartlarını bilmeyenlerin, blog ahlakı üzerinde ortaya “ön şart” koşmaları akıl almaz bir aptallıktan başka bir şey değildir.

"Agresif davranan, saldıran sürekli taciz eden insan" diye şahsıma yakıştırmalar yapan aklıselimlerin yukarıda ki verdiğim linkte ki Beyefendinin (!) bana şahsıma söylediği sözü görmezden gelerek, halen aklı çıkmaya çalışmaları kişiliklerinin ne kadar sıradan, seviyesiz olduğunu gösterir. Şimdi ben hem Hanımefendiye hem Beyefendiye yukarıda linkte ki sözleri, şahıslarına yakıştırarak arz ediyorum.

Cevap: Sevgili Milliyet blog; bir kere tamam, iki kere tamam, üç kere tamam ama bir adam eşşek kere yazarsa ne dersiniz? Sana atacak kemiğim kalmadı diyorum ama yine havlıyor ve şimdi de bayan bir yandaşı çıktı ortaya, birilerinin kendilerinden farklı olmasına tahammül edemeyecek kadar kısır ve kibirliler. Defalarca yazmama rağmen yazdıklarıma değil de ortak ürettikleri saçmalıklarla Milliyet blog okurlarını rahatsız ediyorlar! Sevgiyle muhabbetle...

Yakıştı mı? Hadi şimdi bu cümleye söyleyecekleriniz yukarıda linkteki yoruma kapak olsun!

Yukarıda yazı içinde bu şahısların etrafında dolaşan her yazılarına koşulsuz destek veren, Edebiyatçı, yazar, dilbilimcilerinden bir ricam olacak demiştim. Bu gün yazdığım ve yayına verdiğim MB dışında facebook, blogspot ve blogçu. Com da yayınlanan. “Atatürk Öldü Dil Katliamı Başladı” yazı hatalarını yapan bir adamı; yazım dünyası içinde nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiçbir edebi yazısı olmayan muhteremi, hangi kriterler üzerinden destekliyorsunuz? Sorum buydu. Kolay gelsin. Sorumun muhatabı, şahsın sayfasını sürekli ziyaret eden kitap kurtları:)

Not:: Hiç kimsenin telefonunu arayıp veya mail adresine yazı yazarak açıklama yapmak zorunda değilim. Bunu sürekli gündeme getirenler, telefonla, yüz yüze veya özel mail ile yazışmak, konuşmak ve buluşmak için çırpınanlar düşünsün! Benim MB ve diğer sanal âlemden sakladığım hiçbir şey olamaz.

Hanımefendi benim önünü kestiğim yardımlardan söz ediyor. Affedersiniz ama ben buna bırakın oramla gülmeyi takla bile atarım. Daha düne kadar lösemililere yardım diye bizi kandırıp yazılarımızı aldı. Sonra kibir yapıp kendisiyle hiç kimsenin ilgilenmediğini ileri sürerek kitabı “iki kişilik ekiple” yazılara sahiplenerek kendi egolarını tatmin etmek için, kitabın önünü arkasını kendi isim ve hayat hikâyeleri ile doldurarak büyük bir görgüsüzlük örneği göstererek elime almaktan gurur duyacağım bir kitap yerine elime almaktan iğrendiğim bir kitap meydana getirdiler!

Ve sonra kitap gelirlerini öykü başına (!) olmak kaydıyla kişilerin hesaplarına geçeceklerini söylediler. Birçok kişi sonra olabilecekleri düşünmeden alkış yaptı. Bir tek ben buna karşı çıktım. Hanımefendi 180 derece dönerek toplanan paraları körler derneğine yatıracağını söyledi! (Ne alaka?) Ben yine buna karşı çıktım ben bana düşen geliri Lösemili vakfına bağışlayacağımı söyledim. Halen de düşüncem bu. Bu konu böyle askıda kaldı. Şayet bunun farklı olduğuna şahit olursam toplanan gelirin Lösemililer vakfına iadesi için mahkemeye başvuracağım. İşte size kanıt; http://blog.milliyet.com.tr/Blog_yazarlarina_cagri/Blog/?BlogNo=226429 Hiç kimse insanların duygularıyla oynayamaz. Hiç kimse başkalarının tasarruflarını kendi tasarrufuymuş gibi kullanmaya yetkili değildir.

Hanımefendi parayı verdi kitap sahibi oldu. Kitabın içeriği birçok yazarın göz nuru; Hanımefendi nerdeyse kendini melek zannedecek! Yok, saflığına yanayım. Paran varsa git kendi kitabını çıkar kardeşim. El âlemin yazılarıyla yayın evine girilir mi? (Bu söz bana başka bir sözü çağrıştırdı :) )

Beyefendi de kas kas kasılıyor. “Daha iyi yapan varsa gelsin yapsın…” Hiç merak etme efendim, bende paralı bir sazan bulursam şansımı denerim o zaman mukayese ederiz, hangi kitap daha iyi olmuş he he he !!!

Ben buna karşı çıkmasaydım yarın başka bir kitabı başka bir kuruluşa yardım maksadı ile insanların eserlerini kandırarak ellerinden alacaklar ve sonra bize ilgi ve alaka göstermedikleri için biz o kuruma bu yardımı yapmaktan vaz geçtik biz bu yardımı bizim mahallede (Temsili) “Salaklar derneğine” bağışladık diyebilirlerdi! O “Salaklar Derneği”nin başkanı ile akraba olmadıklarını nerden bileyim?

Bir kez daha söylüyorum bu polemik; taraflar adam gibi özür dilemeden ve toplanan kitap gelirinin lösemililer vakfına bağışlanacağı söylenmeden bitmez. Beni neyle suçlayacaksanız suçlayın ve bir an önce millet gerçeği öğrensin! Yapamazsınız en fazla yapacağınız saldırı var taciz var agresif davranış var dersiniz. Ama ben sizin sildiklerinizi tekrar yayınlar millete karşı nasıl riyakâr olduğunuzu tek tek belgelerle anlatırım. Size “siz” diye hitap ettikçe siz ya eşşek, ya it, ya bilmem ne diyerek karşılık verdiniz benim yazdıklarım hep sizin yazdıklarınıza cevaptır tarihleri incelerseniz gerçeği görürsünüz. Ama bunu anlamak için insanda beyin olmalı!

Hanımefendiyi bu ana kadar kendime “yorum dükkânı” kardeşimin dediği gibi rakip görmüyordum ama anlattıkları ve taraflı söyledikleri, kendisinin de bu oyunun bir parçası olduğunu gösteriyor ve ısrarla bu oyuna sahip çıkmaya çalışıyor olması ve ufacık bir soruma yanıt vermekten kaçıyor olması; Kendisini de muhatap almam gerektiğini bana gösterdi.
Resim: internet